Celal Şengör’den İstanbul depremi kararı! İstanbul'dan taşınacağını duyurdu: 'Depremden sonra İstanbul’un ne hale geleceğini biliyorum'

Prof. Dr. Şengör’ün, beklenen Marmara depreminden dolayı İstanbul’dan taşınacağını duyurmuş. Şengör’ün bu açıklamasından sonra kendi görüşlerini Milliyet’e değerlendiren yer bilimciler ve afet yönetimi uzmanları, aşağı yukarı benzer senaryonun yaşanacağını belirtti ve kentin depreme hazır olmadığını vurguladı. Peki İstanbul ne kadar depreme ne kadar hazır? İşte uzmanlardan uyarılar…

Celal Şengör’den İstanbul depremi kararı! İstanbul'dan taşınacağını duyurdu:  'Depremden sonra İstanbul’un ne hale geleceğini biliyorum'

Prof. Dr. Şengör’ün, beklenen Marmara depremi sonrası ortaya çıkacak kaos ve felakete ilişkin öngörüsünü Milliyet’e değerlendiren yer bilimciler ve afet yönetimi uzmanları, aşağı yukarı benzer senaryonun yaşanacağını belirtti ve kentin depreme hazır olmadığını vurguladı..

 

İSTANBUL’UN NE HALE GELECEĞİNİ BİLİYORUM

 Yer bilimci Prof. Dr. Celal Şengör’ün, beklenen büyük Marmara depremi sonrası yaşanacaklara ilişkin görüşleri halkta tedirginliğe yol açtı. Gazeteci Fatih Altaylı, bir operasyon geçiren Celal Şengör’ü hastanede ziyaret etmiş, deprem hakkındaki diyaloglarını köşesine taşımıştı. İstanbul’dan taşınmayı düşündüğünü belirten Şengör, oturduğu yerin sağlam olmasına rağmen kararının gerekçesini şöyle anlatmıştı: “Çünkü depremden sonra İstanbul’un ne hale geleceğini biliyorum. Tabii ki, bütün İstanbul yerle bir olmayacak. 60-70 bin bina tamamen çökmese de yıkılacak. Kurtarma çalışmaları için sokaklara girilemeyecek. Kente giren çıkan yolların önemli bir bölümü kullanılamaz hale gelecek, ortaya çıkacak kaos ortamında sağ kalanlar da günlerce belki haftalarca bloke olacak. Kentin elektrik, su, kanalizasyon ve doğalgaz alt yapısı da bitecek. İlk gün her yerde yangınlar olacak. İtfaiye enkaz altında kaldığı için, itfaiyeciler enkaz altında olduğu için, ya da enkaz altındaki araçlarına ulaşamadığı için yangınlara müdahale edilemeyecek. Kent dışından yardım gelemeyecek. Bugün deprem bölgelerine giden yardım ve kurtarma ekiplerinin yüzde 60’ı İstanbul’dan gidiyor. İstanbul yıkılınca İstanbul’a zaten çok az ekip gelebilecek, gelenler de kente giremeyecek. Yeni havalimanı dolgu zemine yapıldığı için muhtemelen hasar alacak ve bir süre kullanılamayacak. Birkaç gün içinde kentte açlık başlayacak. Yağmalar başlayacak. Bunu salgın hastalıklar takip edecek. Enkazlar uzun süre kaldırılamayacak. Kenti ağır bir koku saracak, nefes alınmaz hale gelecek.”

YER BİLİMCİLER NE DİYOR?

Şengör’ün, “Depremden sonra İstanbul’un ne hale geleceğini biliyorum” şeklindeki açıklamasını yer bilimciler ve afet yönetimi uzmanları Milliyet’e değerlendirdi:

Prof. Dr. Naci Görür: “İstanbul’da beklenen deprem 7.2 ila 7.6 arasında değişiyor. Ancak deprem nedeniyle, ‘İstanbul’dan ya da oradan buradan gidin’ demek doğru değil. Türkiye’nin yüzde 90’ı deprem sıkıntı olan bir ülke. Biz ülkemizin her noktasını deprem dirençli hale nasıl getiririz; deprem öncesinde, sırasında ve sonrasında nasıl davranılması gerekir, bunu anlatmalıyız. Celal bu ülke için çok değerli bir bilim insanı, ülkemizin yüz akı. Onun kişisel düşüncesi gitme fikri. Ancak, bizlerin; ülke can güvenliğini savunan ve ‘Önlemler alın’ diye uyarılar yapan ve doğruları söyleyen insanların, bireysel tavırlardan çok topluma yönelik olmasında fayda var. Deprem gerçeği var ve sonrasında Celal’in söyledikleri yaşanacak. Panik yaratacak bir şey yok. Bilim dünyasının sürekli dile getirdiği şeyleri söylemiş.”

‘KALMAYI DÜŞÜNMÜYORUM’

Prof. Dr. Serdar Akyüz: “Deprem olacak, bundan kurtuluş yok. O nedenle burada hem yönetimin hem vatandaşın alması gereken tedbirler var. Düzenini İstanbul’da kurmuş insanlar ve maddi durumu çok uygun olmayan insanlar tabii ki İstanbul’dan uzaklaşamıyor. Binalarını yenilemesi, güçlendirmesi gerekiyor ama yapamıyorlar. İstanbul’da kalmak zorunlu değilse, İstanbul dışında yeni bir düzen kurmak, her ne kadar zor olsa da, bir çözüm olabilir. Çarpık yapılaşma, dar sokaklara yardımın ulaşamaması, olası gıda, su, hastalık, sosyal olaylar gibi problemlerin de hesaba katılması gerekliliği. Ben de emekli olduktan sonra İstanbul’da kalmayı düşünmüyorum.”

Prof. Dr. Şerif Barış: “İstanbul’un en büyük şansı deprem üretecek en yakın fay kıyıya 12 kilometre uzaklıkta. O nedenle bu zamana kadar yapılmış deprem senaryolarında çok büyük sayılarda, 50 bin ve civarında evin yıkılacağı gibi bir durum söz konusu değil. Vatandaşların yanlış davranışı yüzünden yollar kapanabilir, köprüler tıkanabilir ama böyle günlerce girilemeyecek bir durum değil. İstanbul’da yaşayanların ilkyardım, arama kurtarma gibi bilgileri elde etmeleri lazım. Önlemler alınırsa vatandaşların İstanbul’dan kaçacağı endişesini azaltmış oluruz. Hali vakti olanlar gitti, burada yaşamak zorunda olanlar ne yapacak? ‘Deprem var, ben gidiyorum’ diye bir açıklama ben yapmam. Bilim insanı olarak sorumluluğum var.”

‘İNSANLARI RİSKE ORTAK ETMİŞ OLURUM’

Prof. Dr. Cenk Yaltırak: “Bir arkadaşım 3.3’lük Doğu Marmara depreminden sonra sormuş, “Neden sen de gitmiyorsun?” Benim gidecek yerim yok ama gitsem, İstanbul’dan taşınsam gidip Kuzey Anadolu Fayı’nının orta kolunun Ege’ye kavuştuğu ve devamında 120 km’lik yanal atımlı fayın olduğu, kıyıyı aktif fayların kontrol ettiği bir yere taşınmam. Bazen bilim sadece insanın kendi bildiği, diğerlerinin görmezden geldiği bir durum. Çünkü Ege’de o fayı haritalayan muhterem benim. Kendi riskli gördüğüm yeri söylerim. Eğer ‘giderim’ desem insanları bu riske ortak etmiş olurum.”

‘KIYAMET SENARYOLARI ÇİZİYORLAR’

Paleosismolog Dr. Ramazan Demirtaş: “Bu tür açıklamalar, bu şekilde yapılmaz. Ortada belge yok, veri yok. ‘Ben taşınıyorum’ diyorsunuz ancak geride kalanlara neden kıyamet senaryosu çiziyorsunuz? Her defasında bir yerlere çıkıp, sürekli kıyamet senaryoları çiziyorlar. İlgili devlet kurumu yetkilileri çıkıp, yeni bulgular eşliğinde uyarı yapsa anlarım ama iki ismin ellerinde hangi yeni veriler var da bu açıklamaları yapıyorlar. Yetki ve görevler yokken bu tür açıklamalar doğru değil.”

AFET YÖNETİMİ UZMANLARI NE DİYOR?

‘TRABZON’A YERLEŞECEĞİM’

Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu: “Şu anda İstanbul’da 100 bin bina, Marmara bölgesinde de bunun 2-3 katı binanın yerle bir olması bekleniyor. Böyle bir yerin afete hazır olduğunu söylemek, afete hazırlamaya kalkmak, afete hazırlayacağını düşünmek yanlıştır. İstanbul’da yıkılacak 100 bin bina için 10 milyon arama kurma ekibi lazım. 10 milyonu anında bulsan, ölenleri yine kurtaramazsın. Afet yönetimi afet olmadan önce riski belirlemek ve riski kabul edilebilir seviyeye indirgemektir. Şu anda Marmara Bölgesi’nde kentsel dönüşüm var. Ancak oranı ve hızı çok düşük. Bu hızla gidersek, İstanbul yüz yılda belki kendi kendini afete hazırlamış olacak. O nedenle ulusal seferberlik lazım. Yıllardır söylüyorum ve tüm planım da deprem olmayan bir bölgeye yerleşmekti. İstanbul’daki o kaosu da yaşamak istemiyorum. Yıllardır planımı bu doğrultuda yaptım. Trabzon’da da her şeyim hazır. Emeklilikten sonra direkt yerleşeceğim.”

‘DEPREME HAZIR DEĞİLİZ’

Doç. Dr. Bülent Özmen: “İstanbul depremine hazır olduğumuzu söylemek pek mümkün değil. Yapılan çalışmalar olsa da bu yeterli değil. Bir de toplumda sadece İstanbul etkilenecekmiş gibi bir algı var. Oysa Marmara Denizi’ne kıyısı olan bütün yerleşim yerlerini etkileyecek. Yapı stoğunu süratli bir şekilde depreme dayanıklı hale getirmeliyiz. En acil işimiz riskli binaları güçlendirmek ya da yenisi yapmak.”